Farelerin baş düşmanı kim? Elbette, kediler. Dünya kuruldu kurulalı bu düşmanlık böyle gelmiş, böyle gider. Bu yasaya karşı çıkmayı kafalarına koymuş fareler, bir çağrı çıkarıp uluslarının en akıllılarını olağanüstü bir büyük toplantıya çağırmışlar. Çevrenin en akıllı fareleri böylece bir araya gelmiş; oturmuş, sorunu enine boyuna konuşmuşlar, kedilerden bir kurtuluş yolu aramışlar.
İçlerinden en yaşlısı, en görgülüsü;
“Arkadaşlar,” demiş. “Bence en iyi çare kedilerin boyunlarına birer çıngırak asmaktır. Bilirsiniz; kediler son derece sinsi, son derece sessiz hayvanlardır. Nerden, nasıl geldiğini anlamaya kalmadan pençelerini sırtlarımızda duyarız. Boyunlarına birer çıngırak asarsak, böyle bir korkumuz olmaz. Kedi, dilediği kadar sinsi, dilediği kadar sessiz olsun; yürürken ya da sürünürken çıngırak çıngır çıngır eder, biz de düşmanımızın geldiğini anlar, ona göre tedbirimizi alırız.”
Alkışlar arasında bu öneri oybirliğiyle kabul edilmiş.
“Yaşa, varol!” demişler. “Bu akıl bizde varken, kediler şimdi yandı.”
“Herkesin en akıllısı benim, ama herkesin enayisi ben değilim,” demiş; o da bir deliğe kapağı atmış, tezden yok olmuş.